Ehmedé Xané’nin HAYATI

         EHMEDE XANİ’NİN HAYATI

Ahmed-i Hâni (Kürtçe: Ehmedê Xanî) (d. 1651 - ö. 1707), 17. yüzyılda, divân edebiyatının, Kürtçe'nin Kurmanci lehçesine uyarlanmış şekli olan "Mem û Zîn"i yazan, Hakkarili tarihçi, edebiyatçı ve mutasavvıf. Yaşadığı yörede zaman zaman şeyh olarak kabul edilmiş, Hani Baba adıyla da anılmıştır. Doğu Bayazıt medreselerinde müderrislik ve saray katipliği yapmıştır.

Şeyh Ahmed-i Hani 1591 yılında Hakkarinin Çukurca ilçesi Han köyünde dünyaya gelmiştir. Doğduğu yere izafeten Hani lakabıyla tanınmıştır. Daha küçük yaşlarda iken bazı vasıfları ön plana çıkan Şeyh Ahmed-i Hani çevresindeki insanların dikkatini çekmiş, daha sonra sebebi bilinmeyen bir nedenle zamanın kültür ve ticaret merkezi konumunda olan Doğu Beyazıt e yerleşmişitr. Doğubeyazıt medreselerinde Müderrislik ve Saray katipliği yapmış. Muttaki, dini ilimlerde yüksek derece ilim ve fazilet sahibi hakim ve edip bir zattır.

Dini ilimler başta olmak üzere zamanın edebiyat dünyasındaki ilimlere genç yaştan itibaren vakıf olmayı başarmış ve yaşadığı dönemin kültür, edebiyat ve düşünce dünyasına damgasını vurmuştur.

O Milli değerlerden hareketle evrensel değerler dünyasını yakalamaya çalışarak bütün mahlukatın yaratıcısının ALLAH olduğunu vurgular. ALLAH'a ve O'nun elçisi Peygamberimiz Hazret-i Muhammed'e olan sevgisini her zaman dile getirir. Şeyh Ahmed-i Hani eserlerinin en önemlisi Mem u Zin'dir. Bu eserin girişinde ALLAH'a övgü, çağrı ve yakarış Peygambere övgü ve Peygamberden şefaat, ALLAH'tan af dileği gibi konulara ayırır.

Diğer bir önemli eseri de Nubar-a Bıçukan isimli manzum eseridir. Sözlük niteliğindeki bu eser sayfalarının baş kısmında eğitim, ahlak ve toplumsal olaylarla ilgili veciz ifadeler yerleştirilmişitir. Bazı medreselerde Arapçaya yeni başlayan öğrencilere ders kitabı olarak okutulmakta eğitim ve öğretim ruhu aşılamaktadır. Bunun yanında Akaid-i Molla Ahmet Siseban, Sekerat-ı Mevt adlı eserleri de bulunan Ahmed-i Hani 1652 yılında Doğubeyazıt ta vefat etmiştir.

Yörede Hani baba oalrak bilinen Şeyh Ahmed-i Hani yörede tanınan ve Türbesi saygı duyulan bir makam durumundadır.

Ahmed-i Hâni, Mem û Zîn adlı eserinde, Emir Zeyneddin'in güzellikleriyle dillere destan olan Zîn ve Sıtî adlı iki kız kardeşinin Mem ve Tacedin ismindeki iki gençle olan aşklarını şiir şeklinde anlatır. Eser, aynı adla sinemaya da uyarlanmıştır.

Eserleri

* Mem û Zîn (Aşk destanı)
* Nûbara Biçûkan (Çocuk kitabı)
* Eqîdeya Îmanê (İman'ın esasları)
* Eqîdeya Îslamê (İslam İnancı)
* Fî Beyanî Erkanî Îslam (İslam'ın Temelleri)

Ehmedê Xanî kimi için, bir evliya, kimi için büyük bir din adamı-alimi, kimine için büyük bir şair, büyük bir edebiyatçı, kimi için büyük bir bilge-feylezof, kimi için ulusal bir önder rehber ve belki bir metematikçi-fizikçi. Ama o bana göre bunların hepsi ve belkide dahada ötesi! O kürt halkının özü ruhu, ölümsüz rehberidir.

Türbesi

Ahmed-i Hani Türbesi, Ahmed-i Hani'ye ait türbedir. Türbenin yanında sonradan bir de cami yapılmıştır. Türbe Ağrı'da; Doğubayazıt'a 
8 km mesafede, İshak Paşa Sarayının üst kısmındadır. Bölgede en çok ziyaret edilen türbedir.

 

Ehmede Xani’nin Eserleri

Filozof Xani, ardında birçok eser bırakmıştır. Bunlar önemli ve edebiyat tarihinde paha biçilmez bir değere sahiptir. Bilinen üç eserin dışında 74 şiiri tespitlidir.

Yazılmamış divanı da yazılacaktır. Coğrafya ve Astronomi ile ilgili Erde Xweda adlı eserinin var olduğu yaygın bir kanıdır. Bilinen eserlerinde önce Nûbahar’a Biçukan (Çocuklar için ilk meyveler-1683-), sonra Aqida İmanı (İmanın Şartları-1687-) ve 1695’te şaheseri olan Mem û Zin’i (Onlar Destan’ı) bitirmiştir. Xani’nin eserleri okunup incelendiğinde ortaya üç sonuç çıkmaktadır;
Birincisi; Xani,Kürtçenin yanı sıra Arapça, Farsça ve Türkçeye de hakim olmasına karşın,edebiyat metinlerini yalnızca Kürtçe yazmıştır. 
İkincisi; bir filozof, düşünür olarak Xani, yazılarını, halkı adına düşüncelerini yaymanın bir yolu olarak kullanmıştır.
Üçünçüsü olarak da Xani, bütün yazılarında öncü, yetenekli ve yaratıcı bir şair ve yazar kimliğini birleştirmektedir. Xani’yi daha iyi anlamak için paha biçilmez değerdeki üç eseriyle ilgili özet görüşlerimizi şöyle belirtebiliriz:

NûBARA BİÇUKAN (1683) 

Bu kitap, Xani’nin masum biçimde yazdığı Arapça-Kürtçe bir sözlüktür. Nubar, çeşitli şiirsel uyaklar ve ritimlerle yazılmış, 14 bölümden oluşmaktadır. Her bölüm öğrenmenin ve dürüstlüğün yararları, öğretmenlerin görevleri, sabırlı olma, mücadele, bilgiyi pratikle bütünleştirme ve daha bir çok başka konuda içten bir öğütle başlar. Nubar Kürt dil tarihindeki ilk sözlüktür. Ondan önce başka bir Kürt sözlüğü yoktur. Bu Xani’nin Kürt diline büyük bir önem verdiğinin ve bu dilin gelişmesi için uğraştığının açık bir kanıtıdır.
Xani, Kürt diline büyük bir önem vermesine rağmen, ona hizmette bir dilbilimci olarak değil bir düşünür olarak rol oynadı. O, dilin bir ulusun varlığını oluşturan en temel unsurlardan biri olduğunu savundu. Bu nedenle o, dili geliştirme görevini yurtsever bir görev olarak görüyordu. Daha sonra Mem u Zin’de Xani bu görevi kapsamlı bir şekilde gerçekleştirme imkanını buldu. Ayrıca Xani halkına yöneliyor. Nubar’la yazılarını, politik düşüncelerini yaymanın bir aracı olarak kullanmak istediği izlenimini veriyor. Xani bu eserin yazılış amacını da şöyle belirtiyor’´Bu sözlük Kürt çocukları için örülmüştür. Kürt çocukları ilmi öğrendiklerinde, okuduklarında zorluklarla karşılaşmasınlar diye çıkarttım’ der. Burdanda Xani’nin Nubar’ı yazmakla öğrencilerin çoğunlukla Arapça olan dersleri öğrenmelerine yardımcı olmak istemiştir. Genç kuşaklarına güven duyuyordu ve onların yöneticilerle toprak sahiplerinin değil halkın umudu olacaklarına inanıyordu. Savunduğu görüşlerin gerçekleşmesi için kendi kuşağını değersiz bulan Xani, bu nedenle eserini umut bağladığı çocuklara adadı. Bir de Xani, eğitim ve öğretimin ‘beyin kapısının kilitlerini açmak’, halkını derinden etkileyeceği ve onları kurtuluşa götürecek yolları aramaya teşvik edeceğinin bilincindeydi. Nubahar Kürtçe anlamlarıyla birlikte 954 Arapça sözcük içermektedir. Xani bu sözcükleri yaşamın ve bilginin çeşitli alanlarından derlemiştir.

EQİDA İMANE (1687) Eqida İmanê (İmanın Şartları)

Xani’in İslam’ın temellerinden söz ettiği, insanlara tapınmayı ve din konularını Kürt dilinde açıklamaya çalıştığı, 73 beyitten oluşan uyaklı bir dini kitaptır. Bu kitabın önemi; Kürtçe yazılmış olmasıdır. İbnül Esir, İbni Xalikan, Ebul Fida v.b. gibi birçok ünlü Kürt din adamı ve bilgini daha önceleri eserlerini Arapça yada Farsça yazmışlardı. Xani ikinci eserini 1687 tarihinde gençlere yönelik olarak yazıyor. Xani ,bu eserinde kararlı ve inançlı bir gençlik yetiştirmenin yöntemlerini belirliyor kısaca. "Birey tarihini, kültürünü, edebiyatını, doğasını ve yöresini bilmeli, doğrulara yandaş olmalı, köleliği reddetmeli ve hür iradeyi esas almalı" diyor. Xani, bu eserinde hedefe kilitlenmenin ve bunun pratiğini yapmanın yol ve yöntemlerini anlatıyor. Kısaca, gençleri eğitmek ve belli bir hedefe yönlendrmek istiyor. Yaşadığımız topraklarda tarihsel süreç içerisinde dil ve kültür yine gelenek ve göreneklere büyük ölçüde Arapça egemen kılındı. Bu yayılmacılık halkların dil, kültür ve yaşamlarını o kadar etkilediki, neredeyse yaşamın rengi soldu. İşte bu gerçeklik göz önünde bulundurulduğunda Xani’in İslam’ın temellerini Kürtçe açıklamasının ne denli cesurca bir tutum olduğu anlaşılmaktadır. Xani İslam’ın öğretilerini açıklamasının yanı sıra, Kürt dilini de geliştirdi ve onu din eğitiminde kullanılabilecek bir dile dönüştürdü. Ayrıca din konularının Kürtçe deyazılabileceği konusunda insanları ikna ederek onlara bunun günah yada kusur olmadığını gösterdi.

MEM U ZİN (1695)

Kürt dili ve sınırları dışında en çok tanınan, benimsenen bir kitaptır. Edebiyat dünyasında seçkin bir yeri vardır. Büyük bir onura sahiptir. Kürt halkının kültür, edebiyat ve düşün dünyasını dünyanın diğer halklarına tanıtan bir eserdir. Bu nedenle, E.Xani Kürtler tarafından ulusal bir şair ve düşünür olarak tanınmış, büyük bir itibar görmüştür. Dr. İzzeddin Resulü bu konuda şöyle yazmaktadır ‘ Şimdiye kadar O’nunhakkında yeterince araştırma yapılmasa da O’na duyulan ilgi, hiçbir Kürt yazarın ulaşamadığı bir boyutta yoğunlaşmıştır. Celadet Ali Bedirxan buna ‘MilletimizinKitabı ‘ diyor. Bir aşk destanı olarak çok güzeldir. Gerçekte ise bir aşk destanından çok ötedir. Ulusalcı içeriği, felsefi, tarihi, sosyal, dinsel ve sanatsal estetiğiyle bir manifesto niteliğindedir. Ayrıca destan kusursuz bir şekilde, düşünce, hayal ürünü ve öğretilerini içerecek bir çerçeveye dönüştürmüştür. Din eğitimi görenlerin, molla ve feqilerin dini ve milli düşüncelerini harmanlayıp, din ve milliyetçiliği birleştiren Ehmed-i Xani dir. O zaman Osmanlı ve İran egemenliğinden kurtulmanın ideolojisini sunmayı amaçlıyordu. M.V. BRUİNESSEN in E. Xani yi ve Mem u Zin’i Kürt yurtseverliğinin ve milliyetçiliğinin babası olarak nitelendirmesinin doğruluk derecesi vardır. Mem ü Zin eseri çok iyi incelendiğinde tüm mısralarının sayısal temelini on olarak seçiyor. Tam mısraların hece sayısı 10 dur. Destandaki kahramanların adedide ondur.(Zeydin Bey-Siti-Zin-Gurgin-Heyzebun-Bekir-Tacdin-Çeko Arif ve Mem) Xani, Mem ü Zin destanına ‘Onlar Bestesi’ diyor.’ Sanmasınlar biz suskunuz, uykudayız Onlar bestesini öğrenen, çoşup haykıranız’’ Xani, Mem u Zin Diriliş ve Onlar destanında simge kahramanları renklerle, mücevherlerle ve bakire iki güzel Siti ve Zin’de gerçekleştiriyor. Xani ye göre otoriteye adalet gereklidir. Siti adalet (hukuk), Zin ise hürriyet anlamındadır. Mem halk, Tacdin baş, irade gibi algılanırken Arif ve Çeko da halkın kurumlarıdır. Tacdin, Mem ve Arif ile Çeko da bir bedenin başı kolları ve bedenidirler. Arif daha çok danışman, divan görevi, bilgili, rehber Çeko ise güvenlik gücü, askeri güç konumundadır. Ve bunlar saray dışındadır. Dadı, Sitive Zin in eğitmendir. Heyzebun devrana göre mevcut otorite aydını, çizeridir. Beko ortalığı karıştıran, fesat, kötülük görevini yaparken, Gurgin de saray otoritesi olan Zeydin Bey in oğludur. Tacdin ve Mem yanlısıdır. Zeydin Bey saray otoritesidir. Zin ve Sitinin kardeşidir. Destanda talepkar Memo’dur, yani halk. Güç, otorite(Tacdin) karşısında zorlanan bey, Rıza ve onay vermiştir. Tüm bunları derinlemesine düşündüğümüzde ’Demokratik Hukuk Devleti’ talebinin ifadesini ilk tasarlayan Xani’dir diyoruz.

www.hinishaber.net'ten alıntıdır
              
 
  
 Tacettin ERBEK
HAMALLIĞIN ANTROPOLOJISI
   
 Zuhal ÖZDEN   
  Bir ol  

  
    Ersin TEK
Özgürlük Peygamberi ve Diktatörler (2) 
Lokman ERGÜN      
Sefaletimize dair notlar
Şeyhmus DİKEN
BİR EDEBİYAT ADAMI
   YILMAZ GÜNEY
SON DAKKA         SICAK GÜNDEM
 






            PANO
 

 

DUYURU PANOSU

-----IĞDIRCULTURE-----

REKLAMLARINIZIN IĞDIRCULTURE'DE YAYIMLANMASI İÇİN İLETİŞİM BÖLÜMÜNDEN BİZE ULAŞABİLİRSİNİZ

-----IĞDIRCULTURE-----

IĞDIRCULTURE

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol