|
|
|
ADALET
Adalet kelimesi, aslı itibariyle arap diline özgü bir kelime olup; hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme, haklının yanında olma ve buna benzer anlamları içermektedir. Bu kelime her ne kadar Arap diline özgü olsa da Anadolu ve Mezopotamya’nın İslamlaşmasıyla birlikte dilimize geçmiş olup günümüze kadar toplumun her kesiminde en çok kullanılan kelimelerin başında gelmektedir. Aslında bu kelimenin toplumun her alanında sıkça dile getirilmeye çalışılması ilk bakışta insanı her ne kadar mutlu etse de belli bir zaman sonra işlerin hiçte öyle olmadığının farkına varmak insanı üzmeye yetiyor.
Bu konuda Napolyon bonapart’ın şu sözünü hatırlatmakta fayda vardır diye düşünüyorum. “herkes kendinde olmayanı arar.” Der ünlü savaşçı ve düşünür. Biz de toplum olarak aslında kendimizde olmayan değerler üzerine kafa yoruyoruz. Her ne kadar adalet dağıttığını iddia eden tüm resmi kuruluşlarımızın girişine adalet mülkün temelidir diye yaz sakta aslında pekte adalet dağıtığımız söylenemez. Yani tüm bunlar lafta kalıyor ya da duvarlara yazdığımız yazılardan ibaret kalıyor.
Bundan pekte öteye gidilebildiğimiz söylenemez. Bu konuyla ilgili yaşadığım bir olayı anlatmadan geçmek istemiyorum kısa bir süre işim gereği İstanbul a gelmiş ve üniversite yıllarımdan çok sevdiğim bir arkadaşımla irtibata geçmiştim ve arkadaşımla mecidiye köyde buluşmaya karar vermiştik. Anlaştığımız saatte buluşacağımız yere gittim kısa bir beklemeden sonra arkadaşımda geldi ve bir kaffeye geçtik hava soğuk olduğundan sıcak bir şeyler sipariş ederek oturup muhabbete daldık. Derken saatin geç olduğunu söyleyen arkadaşım hadi bize gidelim orda devam ederiz konuşmamıza dedi ve kalkıp metrobüsle arkadaşımın avcılardaki evine doğru hareket ettik. Arkadaşımla bayadır görüşemediğimizden metrobüstede muhabbete dalmıştık ve avcılara giderken yolun sağında inşaat halindeki kocaman bir binanın dış duvarına dev harflerle İstanbul adalet sarayı diye yazıyordu.
Arkadaşım gururlanarak binayı bana gösterip işte kardeşim avrupanın en büyük adalet sarayını buraya yani istanbula yapıyorlar o an susmam gerektiğini düşündüğüm için pekte konuşmamıştım, ama içimden şöyle geçirmeyide ihmal etmemiştim keşke avrupanın en büyük adalet sarayına(binasına) sahip olmamız yerine Avrupai anlamda bir adalet sistemine sahip olsaydık.
Ama genelde bu tip yetersizliklerin olduğu toplumlarda insanlar kendilerini avutmak için asıl sorunu görmez ve onun yerine yapay durumlarla meşgul olurlar. Bu konuda ünlü düşünür demostenesinde belirttiği gibi “en kolay şey insanın kendisini aldatmasıdır, çünkü bir insan genellikle arzu ettiği şeyin gerçek olduğuna inanır.” İşte ünlü filozofunda belirttiği üzere bizde toplum olarak aslında kendimizi kandırmaktan başka bir şey yapmıyoruz.
Ülkemizde mahkemelerin gereğinden çok fazla uzun sürüyor olması ya da gerçek anlamda adalet dağıtılamadığı için toplum olarak adli kurumlarımıza pek güvenilmemekte. Bir toplumda insanların adalet beklentisine yerinde bir cevap verilememesi durumunda toplumda sistematik anlamda kaos baş gösterir ve zaten adalet bulamayacağını düşünen insanlar kendi adaletlerini kendileri gerçekleştirmeye çalışır. Bu tip toplumlarda feodal yaklaşımlar baş göstermeye başlar ve hiçbir kimse kendi ve yakın çevresindeki insanlardan başka kimseye güvenmez ve toplumdaki tüm bireyler içlerinde anlamlandıramadıkları bir korkuyla yaşamaya başlar. Toplumumuzda bu tip durumların baş göstermemesi için bir an önce adli reformlar gerçekleştirmemiz gerekmektedir.
Tacettin ERBEK
16/03/2012
İSTANBUL
YAZARIN DİĞER YAZILARI
HAMALLIĞIN ANTROPOLOJISI
Dünden Bugüne Kadın
SİYONİZM VE YENİ BİR YURT ARAYIŞI
AŞURE VE IĞDIR
|
|
|
|
|
|
Zuhal ÖZDEN
Ersin TEK
Lokman ERGÜN
Şeyhmus DİKEN
|
|
|
DUYURU PANOSU
|
|
IĞDIRCULTURE
|
|
|
|
|
|
|
|
|